Söz Dinlemeyen Çocuğa Nasıl Davranmalı?
30 Mayıs 2022Söz dinlemeyen çocuğa nasıl davranılmalı? Çocuğunuz söz dinlemiyorsa ne yapmanız gerekir? İnatçı çocuğa nasıl davranmalı?
1,5 yaşından sonra çocuklarda söz dinlememe eğilimi başlar. Bebekler, istemedikleri bir duruma karşı tepkilerini, kafalarını iki yana sallayarak veya elleri ile iteleyerek gösterirler. Bu durum konuşmaya başladıktan sonra, “hayır, olmaz, istemiyorum” kalıbına bürünür. Çocuklar, “Tamam anneciğim-babacığım, peki olur, evet” sözcüklerinden çok “hayır, istemiyorum ve olmaz” kelimelerini kullanırlar. Bu yaş grubu için, bu davranış biçimi normal karşılanmalıdır.
Çocuklar en çok da yemek konusunda söz dinlememe eğilimi gösterirler. Özerklik isteği revaçta olan bu dönem çocukları, yemek yemeyi sık sık reddederler ve bazı yiyecekleri yemek istemezler.
Oğlum, oldum olası yemekle arası iyi olan bir çocuk değil. Bebekken annesinin uzattığı kaşığa ağzını inatla kapalı tutarak ya da yemeği ağzından püskürterek karşılık verdiği çok olmuştur. Annesinin yüzünü ağzından püskürtme yoluyla, anlaşılması zor bir sanat eserine çevirdiğine sık sık şahit oluyordum. Genellikle portre çalışmayı seviyordu. Meyve ve sebze parçacıklarını annesinin yüzünde bir sanat eserine dönüştürüyordu.
Çocuklar Üstünde Otorite Kurmak
Çocukların otoriteye karşı çıktıkları bu dönemde, çocukları anlamaya çalışmalıdır. Fakat çocuk evde kuralların olduğunu, baba tarafından bir otoritenin kurulduğunu hissetmelidir. Baba evde bir otoriter bir rolde bulunmalıdır. Otorite kavramı çoğu zaman babalar tarafından yanlış anlaşılır ve baskıcı bir tutuma, hatta şiddete dönüştürülür. Fiziksel veya psikolojik şiddete maruz kalan çocuğun, kendini ifade etmek amacıyla otoriteye daha fazla meydan okuması, bir varoluş mücadelesine dönüşür. Anne ve babanın saygı görmek için, öncelikle çocuklarına saygı göstermesi gerekir. Onun eşyalarını küçük yaşlardan itibaren izinsiz almamalı, odasına girerken kapısı çalınmalıdır.
Baba evde otorite oluşturmak istiyorsa, çocuğuyla ilgilenmeli, onun okulla ilgili veya diğer sorunları ile alakadar olmalıdır. Söz dinlemeyen çocuklar, genellikle baba ilgisinden uzak kalmış, anne ve baba tarafından görmezden gelinmiş çocuklardır. Söz dinlememe davranışı, kendi varlığını kabul ettirme ve ilgi isteğinden kaynaklanır. Çocuk bazen dayağı bile bir ilgi toplama şekli olarak görerek, bunu göze alır ve otoriteye karşı itaatsizlik yapar. Bu oldukça sıkıntılı bir durumdur ve bunun bir an evvel düzeltilmesi gerekir. Baba, anne tarafından çocukla ilgilenmesi istenildiğinde, ilgisiz davranır ve rahatsız edildiği düşüncesini taşırsa, çocuğun söz dinlememe eğiliminin düzeltilmesi zordur. Evde yeterli ilgiyi göremeyen çocukların, özellikle ergenlik dönemi ile birlikte aradığı ilgiyi dışarda araması kaçınılmazdır. Bu durum pek çok kere, yanlış arkadaşlar ve kötü alışkanlıklar edinmeyle sonuçlanır.
Peki! Söz Dinlemeyen Çocuğa Nasıl Davranmalı?
Anne-babaların, çocuklarına sözlerini dinletebilmek için, mutlu ve huzurlu bir aile ortamı sağlamaları gerekir. Bunun en önemli adımı ise onları bir birey olarak kabul etme ve saygı göstermeleri olacaktır. Aile ortamında otoriteye başkaldıran çocuk, okulda ve toplumsal hayatta da sorun çıkartacak, kuralların olduğu her ortamda problemler yaşayacaktır. Çocukların sosyal hayattaki tutumlarının, anne-babanın uyumunu veya uyumsuzluğunu ortaya çıkartacağı bilinmelidir. Bu nedenle, “Çocuk evin aynasıdır” sözü toplumda yer bulmuştur. Çocuğun söz dinlememesi durumunu düzeltmek için, ilk olarak anne-babaların kendi tutum ve davranışlarını gözden geçirmeleri, sonra da çocuktan istenen şeylerin gerçekten makul istekler olup olmadığını tartması gerekir. Çocuklardan, kapasitesinin üstünde bir beklentiye girmek ve gücünün üstünde bir şeyler istemek, çocukların söz dinlememe direnişiyle karşılaşılmasına sebep olacaktır.
Oğluma okula başlayıp, okuma yazmayı öğrendikten sonra günde yirmi sayfa kitap okuması için baskı yapmıştım. Birkaç gün on sayfanın üzerinde kitap okuyan oğlum, daha sonra sözümü hiç dinlememeye ve eline kitap dahi almamaya başladı. Anladım ki okumaya yeni başlayan oğlumdan gücünün çok üstünde bir şey istemiştim. Hatamı fark edince, elime kitap alarak, yoruluncaya kadar benimle birlikte kitap okumasını istediğimde, oğlum rahatlamış ve bazı günler yirmi sayfanın bile üstünde kitap okumuştu. Bu konuda ilk yaptığım hata, gücünün üstünde beklentiye girmem, ikinci hatam ise ona bu konuda iyi bir örnek olmamamdı. Kafası rahatlayan, önünde bir örnek gören ve ilk başlarda gözünü korkuttuğum oğlum, zaten yirmi sayfanın üstünde kitap okumayı zorlanmadan başarabildi.
Çocuklara ulaşılması zor hedefler konulması, hem itaatsizliği, hem de başarısızlığı beraberinde getirir. Fakat doğru yöntemler uygulanarak pek çok çocuğun, istenilen hedeflere ulaşması çok daha kolay olacaktır.
İnatçı Çocuğa Nasıl Davranmalı?
Yine 2 ila 4 yaşları arasında çocuklarda görülen durumlardan biri de inatçılıktır. Oğlum esasında çok inatçı bir çocuk olmadığı halde, bu yaşlarda keçiliğinin tuttuğu zamanlar hiç de az değildi. İnatçılık, bu dönem çocuklarının duygusal gelişimlerinde görülen normal bir durumdur. İnadı tutan çocuğa karşı yapılacak en iyi şey, aşırı ısrardan ve baskıdan kaçınmak ve dikkatini dağıtmaktır. Bu yaşlarda oğlumun inadına, ne zaman inatla karşılık versem, onun inadının daha da arttığını gördüm. Bu yüzden onunla inatlaşmaktan vazgeçtim. Çünkü inatlaşmak, onun inadını daha çok arttırıyordu.
Bu dönemde bağımsızlık duygusu kazanan çocuklar, kendi varlıklarını kabul ettirebilmek için sık sık inatlaşma yolunu seçerler. Bu tip durumlarda ona empatiyle yaklaşmak ve sinirlenmeden, sakin bir biçimde neden bu şekilde davrandığını anlamaya çalışmak isabetli olacaktır. Çocukla doğru bir iletişim kurmak, inatçılık sorununun çözülmesi için önemlidir. Baskıcı anne-babaların çocukları, daha çok inatçıdırlar. Çocuğun makul olan isteklerine bile “hayır” demek, onların varlığını kabul etmemek demektir. Halbuki çocuk bu dönemde kendi varlığını kabul ettirmek ister.
Oğlum 3 yaşlarındayken, kilo ve boy kontrolü için sağlık ocağından aranmıştık. Sağlık ocağına gittiğimizde bir türlü hemşirenin bulunduğu odaya girmek istemiyor, inatla girmemek için diretiyordu. Uzun bir uğraştan sonra odaya girmeyi başarmıştık ama bu kez de hemşirenin kilosunu tartmasına izin vermiyor, tartıya çıkmayı reddediyordu. Ne yaptıysak bir türlü ikna olmadı. Neden çıkmak istemediğini sorduğumuzda ise, endişeyle yüzümüze bakıyor, hiçbir cevap vermiyordu. Çaresiz kalınca önce hemşire, sonra eşim, en son da ben sırayla tartıya çıktık ama o tartıya çıkmamak konusunda ısrarlı görünüyordu. En sonunda tartıya çıkarmayı başaramayınca, onu kucağıma aldım ve birlikte tartıya çıktık. Benim kilomu toplam kilodan düşerek onun kilosunu bulduk. Oğlum böylece bize, matematiksel denklemler kurmayı, denklemleri çözümlemeyi de öğretiyordu.
Daha sonra eve dönünce neden odaya girmek ve tartılmak istemediğini sakin bir ses tonuyla sorunca, daha önce o odada, aynı hemşire tarafından aşı vurulduğu için inat ettiğini anladık. Aslında kendince çok haklı bir sebepti bu.
Oğlum, inat ettiği konulardan dikkatini başka bir konuya çektiğimizde, dikkatini dağıttığımızda kolayca ikna oluyordu. Zararsız bazı konularda inatçılık yaptığında ise, görmezden geliyor ve onun “benim isteklerim de yerine geliyor” duygusunu yaşamasına izin veriyorduk. Böyle yaparak, onun kendine olan güveninin artmasına ve kendi varlığını kabul ettirmesine imkan tanıyorduk.
Bir gün eşim mutfakta işi bittikten sonra rendeyi tezgahın üzerinde bırakmıştı. Oğlum rendeyi almıştı ve rendeyle oynamak istiyordu. Onun elinden zorla almaya kalkarsak, kendine zarar verebileceğinden korktuk. Bu nedenle onunla konuşma yolunu seçtik. Eşim, rendenin oynamak için uygun bir eşya olmadığını, onunla oynarsa zarar görebileceğini ve rende yerine isterse plastik bir süzgeçle veya başka bir eşyayla oynayabileceğini anlattı. O sırada ben zarar görmeden oynayabileceği birkaç mutfak eşyasını oğlumuzun önüne koydum. Oğlum, zarar görebileceğini anlayınca ve annesi onun dikkatini süzgece çekince ikna olması zor olmadı.
Bir de oğlum, me ve ma ile biten cümlelere aksiyle karşılık veriyordu. Bu genellikle bütün çocuklarda böyledir zaten. “Onunla oynama” dediğimizde inatla elindeki eşyayla oynamaya devam ediyordu. “Al bak bununla oyna” diyerek onu, oynamasını istemediğimiz eşyadan uzaklaştırmak ise daha kolay oluyordu. “Yap-ma, et-me, oyna-ma, git-me” gibi olumsuzluk eki ile biten cümleler çocuklar tarafından, “yap, et, oyna, git” gibi algılanır ve söylediğinizin aksini yapmayı kendi varlıklarını kabul ettirmek gibi görürler. Bu nedenle inatçılık yapan çocuklara farklı öneriler sunmak, çözümü kolaylaştırır.
Ayrıca inatçı davranan çocuğa karşı, “ne kadar da inatsın, seni inatçı keçi, şundaki inada bak” gibi cümleler sarf etmek yanlıştır. Hele ki çocuğun bu davranışını başkalarına anlatırken onun yanında, “benim oğlum-kızım çok inatçı”, “ben böyle bir inat görmedim” gibi söylemlerden uzak durmak gerekir. Böyle bir davranış, çocukların inatçılıklarını daha da pekiştirmeye sebep olacaktır. Çocuğu inatçılıktan vazgeçirmenin en iyi yolu, dikkatini başka bir şeye çekmektir. Canı sıkılan, oyalanacak bir şey bulamayan ve kendi varlığını kabul ettirmeye çalışan çocuğun inat etmesi, 2-4 yaşları arasında doğaldır. Yoksa hiçbir çocuk anne-babasını üzmek, onları canından bezdirmek için inatlaşma yolunu seçmez.
Ebeveynlik ile ilgili diğer yazılarımızı sitemizden okuyabilirsiniz.